Psikiyatri Hemşireliği Dergisi - J Psy Nurs: 7 (3)
Cilt: 7  Sayı: 3 - 2016
1.
Ön Sayfalar
Frontmatter

Sayfalar I - III

EDITÖR'DEN
2.
Editörden
Editorial
Nurhan Eren, Nazmiye Kocaman Yıldırım
Sayfa IV

ARAŞTIRMA MAKALESI
3.
Acil Serviste Çalışan Hemşirelerin Bağımlılığın Nedenleri ve Tedavisine İlişkin Algı ve Tutumları
Perceptions and Attitudes of Nurses Working At Emergency Unit About the Causes and Treatment of Addiction
Elif Pilge, Leyla Baysan Arabacı
doi: 10.5505/phd.2016.97658  Sayfalar 105 - 113
GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışma acil serviste çalışan hemşirelerin, madde bağımlılığı nedenlerine ve tedavisine ilişkin algılarını ve madde kötüye kullanım problemi olan bireye yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı tipteki araştırma, Ege Bölgesi’nde bir ilde psikiyatri kliniği bulunan üç hastanenin acil servislerinde çalışan 86 hemşire ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak 4 form kullanılmıştır. Tanıtıcı Bilgi Formu, Madde Kötüye Kullanım Nedenleri Ölçeği, Madde Kötüye Kullanım Tedavileri Ölçeği ve Tutum Ölçeği. Verilerin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistikler, t-testi, varyans analizi ve korelasyon analizi kullanılmıştır.
BULGULAR: Hemşirelerin %53.5’i mesleki yaşamlarının herhangi bir döneminde madde bağımlısı bir hastaya bakım vermiş ve %80.2’si bu konuda daha önce herhangi bir eğitim almadığını belirtmiştir. Acil hemşirelerinin tutum ölçeği puan ortalamaları, madde kötüye kullanım problemi olan bireylere yönelik sosyal mesafe koyma yönünde olumsuz tutum eğilimine sahip olduklarını göstermektedir. Hemşirelerin sosyodemografik ve mesleki özellikleri ile madde bağımlısı bir bireye daha önceden bakım verme konusundaki bilgi ve deneyim sahibi olma durumları, madde bağımlılığının nedenlerine ve madde kullanan bir insanın madde bağımlılığından kurtulmak için neler yapması gerektiğine (tedavisine) ilişkin algılarını ve madde kullanan bir insana yönelik tutumlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Hemşireler, bir kişinin öncelikli olarak “problemleriyle başetmek” ve “sosyal çevresi” nedeniyle madde kullandığına ve bağımlılıktan kurtulabilmesi için kişinin kendisinde değişim yaratması gerektiğine inanmaktadır. Bunun için kişinin “maddeden kaçınması ve sosyal-profesyonel olarak yardım alması” ve “kişilik özelliklerini değiştirmesi” gerektiğini düşünmektedir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Acil hemşireleri, madde kötüye kullanım problemi olan bireylere yönelik sosyal mesafe koyma yönünde olumsuz bir tutum eğilimine sahiptir.
INTRODUCTION: This study was carri ed out to determine the emergencynurses’ perceptions towards the reasons and treatment of substance addiction their attitudes towards the individuals having problem of substance addiction.
METHODS: This descriptive study was carried out in three hospitals which have psychiatry clinic in a city in Aegean Region. 86 nurses, who was working in the emergency unit (n=125) and accepted participating, constituted the sample of the study. 4 Forms were used as data collection tools. Descriptive Information Form, Reasons of Substance Abuse Scale-RSAS, Substance Abuse Treatment Scale-SATS, and Attitude Scale-AS. In data evaluation, descriptive statistics, t-test, variance analysis, and correlation analysis were used.
RESULTS: 53.5% of the nurses made care to a substance user patient in any period of their professional life and 80.2% of them explained that they haven’t had an education about that subject before. The Emergency unit nurses’ average scores of Attitude Scale (AS) was 49.43±19.59. showed that nurses has negative attitutes towards social distance to people who has substance use problem. The nurses’ socio-demographic and professional characteristics and having the knowledge and experience of caring to a substance user patient before, were effective negatively on the reasons for substance use and nurses perceptions about people who wants to give up on substance and nurses attitutes about substance users. Nurses believe that a person uses substance primarily because of “coping with the problems” and “social environment” and a substance user individual must have a change for him/her in order to be able to recover from addiction. They think that the individual must “avoid the substance use and get socioprofessional help” and must “change the personality characteristics” to achieve.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Emergency nurses have the tendency of negative attitude towards the patients having the problem of substance abuse.

4.
Hemşirelik Öğrencilerinin Cinsel Tutumlarının Belirlenmesi
An Evaluation of Sexual Attitudes of Nursing Students in Turkey
Azize Atlı Özbaş, Nermin Gürhan, Veli Duyan
doi: 10.5505/phd.2015.35002  Sayfalar 114 - 120
GİRİŞ ve AMAÇ: Cinsellik, holistik yaklaşımının önemli parçalarından biridir. Hemşirelerin cinsel bakım verebilmeleri için, öncelikle kendi cinsel tutumlarını ve bu tutumların bakımı nasıl etkilediğini fark edebilmeleri gerekmektedir. Hemşirelerde bu farkındalığın sağlanması ve cinselliğe karşı olumlu bir tutum geliştirilmesi için en uygun zaman hemşirelik eğitim sürecidir. Bu çalışma; hemşirelik öğrencilerinin cinselliğe karşı tutumlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu, tanımlayıcı çalışmanın örneklemini, 130 Gazi Üniversitesi Hemşirelik Bölümü öğrencisi oluşturmuştur. Veriler; self-report yöntemi ile sosyo-demografik veri formu ve Trueblood Cinsel Tutum Ölçeği kullanılarak, toplanmış, yüzdelik dağılım ve Bağımsız örneklemlerde t testi kullanılarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Çalışmanın sonucuna göre, öğrencilerin cinsellikle ilgili tutumlarının muhafazakâr kabul edilebilecek düzeydedir. İkinci sınıf öğrencileri en muhafazakâr grubu, üçüncü sınıf öğrencileri de en liberal grubu oluşturmaktadır. Öğrenciler kendi cinselliklerine karşı diğerlerinden daha muhafazakâr bir tutuma sahiptir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızın sonuçları, örneklemimizde hemşirelik öğrencilerinin cinsel tutumlarının muhafazakâr olduğunu ve klasik hemşirelik eğitiminin, öğrencilerin cinselliğe karşı toplumun tutumundan farklı olarak, evrensel bir tutumun benimsenmesinde etkili olmadığını ortaya koymaktadır. Çalışmamız, hemşirelik eğitiminde, öğrencilerin cinsel tutumlarını daha pozitif yönde değiştirebilecek yöntemler geliştirmek amacıyla planlanacak çalışmalara zemin oluşturacak niteliktedir.
INTRODUCTION: Sexuality is one of the important part of the holistic nursing. For the nurses, can provide sexual care, they should be aware of their attitudes towards sexuality and its effect on their care. The ideal period of time during which nurses can develop awareness and positive attitude towards sexuality is the training process. This study aims to determine the attitudes of nursing students towards sexuality.
METHODS: The sample group of this descriptive research was 130 students from Gazi University Nursing School. The data gathered via self-reporting of a socio-demographic data form and The Trueblood Sexual Attitudes Questionnaire and analyzed by using frequencies analyze and independent variables t-test.
RESULTS: As a result of this study; students can be considered as having conservative attitudes about sexuality. Second years students constituted the most conservative group while third years students were the most liberal. Students are more conservative about their own sexuality than others.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Our work, reveals that the attitude of nursing students towards sexuality in our sample is conservative and reveals that classical nursing training is not effective in developing a universal attitude, different than the attitude of the society, towards the subject. İt provides basis for possible future planing on studies towards changing the nursing students' attitudes towards sexuality in nursing training.

5.
Hemşirelik Öğrencilerinin Öfke, Umutsuzluk, Stresle Baş Etme Düzeyleri ile Sosyal Destek Algıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
An Examination of the Relationship between Anger, Stress, Hopelessness and Perceived Social Support in Nursing Students
Satı Dil, Burcu Aykanat Girgin
doi: 10.5505/phd.2016.49379  Sayfalar 121 - 128
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmada, hemşirelik öğrencilerinin öfke, umutsuzluk ve stresle baş etme düzeyleri ile algılanan sosyal destek düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışmada örneklemi Bir Üniversitenin Sağlık Yüksekokulu’nda Ekim-Kasım 2011 tarihinde öğrenim görmekte olan 231 hemşirelik bölümü öğrencisi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak, anket formu, Beck Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ), Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği (SÖÖİTÖ), Stresle Başa Çıkma Ölçeği (SBÇÖ) ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, t-testi, ANAVO, Pearson’s korelasyon analizi testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Erkek öğrenciler stresle baş etmede yadsıma, madde kullanımı, mizahi yaklaşım gibi stresle etkin olmayan baş etme yöntemlerini kullanırken, kız öğrencilerin sosyal destek arama ve dine yönelme aktivitelerini kullandıkları, 19–21 yaş arasındaki öğrencilerin algılanan sosyal destek düzeyinin daha fazla olduğu (p<0.05), 22–24 yaş aralığında ve 4. sınıfta olan öğrencilerin öfke içe vurum puanlarının daha yüksek olduğu (p<0.05), anne-baba tutumlarını demokratik yönde algılayan öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin diğerlerine göre daha düşük ve sosyal destek algılarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Öğrencilerin stresle etkili baş etme ve sosyal destek algılarının artması, umutsuzluk düzeylerinin azalmasına ve stresle etkili baş etme davranışlarının gelişmesine yol açmaktadır. Çalışmamızda öğrencilerin algılanan sosyal destek algısı arttıkça stresle daha etkili başetme ve öfkeyi uygun biçimde ifade ettikleri gösterilmiştir. Bu nedenle öğrencilerin bireysel olarak güçlenmelerine yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi önerilir.
INTRODUCTION: This study aims to examine the relationship between the levels of stress and feelings of anger and hopelessness experienced by nursing students and the perceptions they have of the provision of social support.
METHODS: The study sample included 231 nursing students studying in the nursing department of a university’s Vocational School of Health from October to November, 2011. Data for the study were collected using a personal information form, the Hopelessness Scale, the Multidimensional Scale of Perceived Social Support, the Coping with Stress Scale and the State-Trait Anger Expression Inventory. For evaluation of the data, t test, ANOVA and Pearson’s correlation analysis tests were used.
RESULTS: Findings from the analysis showed that to cope with stress, female students engaged in social support activities and sought spiritual guidance, while male students applied passive coping mechanisms, such as denial, substance abuse and humor. The levels of perceived social support were determined to be higher in the students who were between the ages of 19 and 21 (p<0.05), and the anger-in scores were found to be higher in the students who were between the ages of 22 and 24 and in fourth-year students (p<0.05). Students whose parents held strong democratic attitudes were demonstrated to have low levels of hopelessness and higher perceptions of social support (p<0.05).
DISCUSSION AND CONCLUSION: The increased number of effective coping mechanisms for dealing with stress and the higher positive perceptions of social support in nursing students leads to the development of suitable behavior for coping with stress and the diminishment of feelings of hopelessness. The study found that when nursing students have a greater perception of social support they express their anger in an appropriate way and are able to cope with stress effectively. Therefore, it is recommended that relevant training programs be organized to individually empower students.

6.
Bir Hemşirelik Fakültesindeki Öğrencilerin Ruhsal Hastalığa Yönelik İnançlarının Belirlenmesi
Determination of the Mental Disorder Beliefs of Students in a Nursing Faculty
Seren Günay, Tuğba Bekitkol, Gizem Beycan Ekitli, Serap Yıldırım
doi: 10.5505/phd.2016.43534  Sayfalar 129 - 134
GİRİŞ ve AMAÇ: Araştırma, hemşirelik öğrencilerinin ruhsal hastalıklara yönelik inançlarının ve bu inançları etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tanımlayıcı araştırma, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde 2013-2014 eğitim- öğretim yılında eğitim gören ve ruh sağlığı ve hastalıkları hemşireliği dersini alan toplam 240 öğrenciyle yapılmıştır. Araştırma verileri, tanıtıcı bilgi formu ve Ruhsal Hastalığa Yönelik İnançlar Ölçeği (RHYİÖ) ile toplanmıştır. Verilerin analizinde, t testi ve varyans analizi kullanılmıştır.
BULGULAR: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları 22.47±1.37 olup, %86.2’sinin kadın, %69.2’sinin üçüncü sınıf, %30.8’inin dördüncü sınıf olduğu, %67.9’unun ruh sağlığı ve hastalıkları hemşireliği dersinin uygulamasını yapmadığı, %82.1’inin ailesinde, %62.5’inin yakın çevresinde psikiyatrik bozukluk tanısı alan birinin bulunmadığı, %92.1’inin daha önce tanılanmış herhangi bir psikiyatrik bozukluğunun olmadığı, %94.2’sinin ruhsal hastalıklara yönelik herhangi bir sivil toplum kuruluşunda çalışmadığı bulunmuştur. Öğrencilerin RHYİÖ alt ölçek puan ortalamaları sırasıyla “çaresizlik ve kişilerarası ilişkilerde bozulma” 27.05±7.69, “tehlikeli” 18.54±5.17, “utanma” 2.03±2.59 olup, toplam puan ortalaması 50.55±12.64’dür. Öğrencilerin RHYİÖ toplam puan ortalamalarının dağılımı, öğrencilerin ailesinde ve yakın çevresinde psikiyatrik bozukluk tanısı alan birinin bulunma durumuna göre anlamlı bulunurken (p<0.05), yaş, cinsiyet, sınıf, ruh sağlığı ve hastalıkları hemşireliği dersinin uygulamasını yapma durumu, daha önce tanılanmış herhangi bir psikiyatrik bozukluğunun olma durumu ve ruhsal hastalıklara yönelik herhangi bir sivil toplum kuruluşunda çalışma durumuna göre anlamlı olmadığı saptanmıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Geleceğin sağlık personeli olacak öğrenci hemşirelerin, ruhsal hastalığa ilişkin sahip oldukları inançların belirlenmesi, bu alanda farkındalıklarının geliştirilmesi, doğrudan hastanın tedavi ve bakımını, dolaylı olarak da toplumun yükünü etkilemesi nedeniyle oldukça önemlidir.
INTRODUCTION: This study planned to determine nursing students’ beliefs toward mental disorders and effective factors on these beliefs.
METHODS: A descriptive study carried out 240 students which was studying at Ege University during the academic year 2014-2015 and was taking mental health nursing course. The data were collected by “Descriptive Information Form” and “Beliefs toward Mental Illness Scale (BMI)”. In the analyses of the data student t test and One Way Anova analysis were used.
RESULTS: The average age of students were 22.47±1.37 years; of all participants’ were 86.2% women, 69.2% in third and 30.8% in fourth grade, 67.9% not fulfill mental health nursing course’s practice, %82.1 had any family member suffer from mental disorders, 62.5% had anyone with suffer from mental disorders, 92.1% had any mental disorder diagnosis for him/herself ever and 94.2% worked with any civil society organization related with mental disorders. Students’ average score of BMI subscales was 27.05±7.69 for “Poor social and interpersonal skills and incurability”, 18.54±5.17 for “Dangerousness”, 2.03±2.59 for “Shame” and 50.55±12.64 for total scale. It is found that students’ distribution of BMI total score was statistically significant only if they have any family member or know someone around him/her with mentally ill (p<0.05); there was no significantly difference in age, gender, grade, carrying on any mental health nursing practice, having any mental disorders diagnoses and working with a civil society organization.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Because of having an impact directly on clients’ treatment and care and indirect impact on community burden, it’s important to identify students’ beliefs toward mental disorders as a future’s health professional and to strengthen students’ self-awareness in this field.

7.
Hemşirelik Öğrencilerinde Ölüm Kaygısı, Ölmekte Olan Bireye Bakım Verme İsteği ve Etkileyen Faktörler
Nursing Students’ Death Anxiety, Influencing Factors and Request of Caring For Dying People
Merve Şahin, Fatma Demirkıran, Filiz Adana
doi: 10.5505/phd.2016.66588  Sayfalar 135 - 141
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma hemşirelik öğrencilerinde ölüm kaygısı, ölmekte olan bireye bakım verme isteği ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Kesitsel tipte planlanan araştırma 2014 Nisan–Mayıs aylarında Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Sağlık Yüksekokulu’nda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Hemşirelik Bölümü öğrencileri, örneklemini 233 hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma verileri, kişisel bilgi formu ve Thorson-Powell Ölüm Kaygısı Ölçeği (ÖKÖ) ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, ki-kare ve student t-testi kullanılmıştır.
BULGULAR: Çalışmaya katılan hemşirelik öğrencilerin yaş ortalaması 20.08±1.36’dır. Öğrencilerin %82.4’ü kadın, %17.6’sı erkektir. Öğrencilerin çoğunun ölümü yeni bir başlangıç olarak tanımladığı ve bakım verdiği hasta öldükten sonra üzüntü hissettikleri anlaşılmaktadır. Hemşirelerin %37.8’i ölmekte olan hastaya bakım vermek istediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin ölüm kaygısı puan ortalamaları 59.15±14.94’tür. Ölmekte olan hastaya bakım verirken kız öğrencilerin erkeklere göre, tanıdığı birisini ölüm nedeniyle kaybedenlerin kaybetmeyenlere göre daha az istekli oldukları bulunmuştur. Kız öğrencilerin ölüm kaygısı, erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Yaşadıkları kayıp/yas duygusu ile baş etmeye yönelik hemşirelik öğrencilerinin çoğunun ağlama tepkisini ve dua etme yöntemini kullandıkları saptanmıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin yarıdan fazlasının, yaşamlarının herhangi bir döneminde ölümle karşılaştıklarını, bu durumun ölüm kaygılarını daha çok artırdığını ve ölüm kaygısı yüksek olan öğrencilerin ölmekte olan hastaya bakım vermek istemediklerini göstermiştir. Sağlık profesyoneli olacak hemşirelik öğrencilerinin ölüm kaygılarını azaltmaya yönelik danışmanlık hizmetlerine ve baş etme yöntemlerini etkin kullanabilecekleri eğitime ihtiyaçları olduğunu ortaya koymuştur.
INTRODUCTION: This study is conducted to determine nursing students’ death anxiety, request of caring for dying people and influencing factors.
METHODS: Cross-sectional planned research was conducted at Aydın Health College of Adnan Menderes University, in April and May 2014. Research field consisted of Nursing Departmen students and the research sample comprised of two hundered and thirty tree nursing students. Research data was collected with personal information form and Thorson-Powell Death Anxiety Scale. Complimentory statistics, chi-square and student-t test were used during the analysis of the data.
RESULTS: The avarage age of the nursing students is 20.08±1.36. 82.4% of students were female and %17.6 were male. It was understood that most of the students define death as a new begining and they feel sadness after the death of the paticient that they care for. 75% of students indicated that they don’t want to care for a dying patient while 25% of students expressed they were eager to care for. The avarage of all students’ death anxiety point is 59.15±14.94. It was found that female students compared to male students and students who lost someone they know, compared to students who don’t, were less eager to care for a dying patient. The death anxiety of female students was found higher compared to male students. It is determined that most of the nursing students crying reaction and apply praying method in order to cope with the sorrow.
DISCUSSION AND CONCLUSION: This study indicates that more than half of the students encoenter death at any term of their lifes, this situation increases death anxiety and students with high death anxiety don’t want to care for a dying patient. This study also points out that students who are going to be health care staff need consulting service to decrease death anxiety and education in which they efficiently use coping methods.

DERLEME
8.
Bipolar Bozukluk için Örnek Bir Bireysel Psikoeğitim Modeli
A Sample Individual Psychoeducation Model for Bipolar Disorder
Funda Gümüş, Sevim Buzlu, Sibel Çakır
doi: 10.14744/phd.2016.27928  Sayfalar 142 - 147
Bipolar bozuklukta bireysel psikoeğitim modeli, bipolar bozukluk hastalarına hastalıkları hakkında bilgi ve beceri kazandırmayı hedefleyen, yazarlar tarafından geliştirilen, bu alanda çalışan uygulayıcı ve araştırmacıların rahatlıkla uygulayabileceği dört oturumluk bir programıdır. Program, psikoeğitim programına giriş ve hastalık hakkında bilgi, haberci belirtiler, hastalığın yinelemesini önleyici acil plan geliştirme ve yasal haklar, ilaç etki ve yan etkilerini değerlendirme, iletişim ve sorun çözme becerileri olmak üzere dört oturumdan oluşmaktadır. Bu çalışmada amaç, bipolar bozuklukta bireysel psikoeğitim modelini tanıtmak ve yapılmış benzer psikoeğitim çalışmalarının sonuçlarına değinmektir. Çalışma sonuçları, bipolar bozuklukta bireysel psikoeğitim programının hastalara yönelik olarak uygun ve etkili bir program olabileceğini göstermektedir.
Individual psychoeducation model for bipolar disorder is a four-session program aiming to provide various knowledge and skills to bipolar disorder patients about their disorder and developed by the authors and can easily be applied by practitioners and researchers working in this field. The program consists of four sessions; introduction to the psychoeducation program and information about the disorder, symptoms, developing an emergency plan to prevent the recurrence of the disorder and legal rights, assessing effects and side effects of drugs, and communication and problem-solving skills. The purpose of this study is to introduce the individual psychoeducation model for bipolar disorder and mention the results of similar psychoeducation studies. The results of the study show that the individual psychoeducation program for bipolar disorder may be an appropriate and effective program for patients.

9.
Suça Sürüklenen Çocuklara Yönelik Önleyici Bir Müdahale Programı: Agresyon Replasman Eğitimi
An Intervention Program For Children Against Turn Into Crime: Aggression Replacement Training
Fadime Kaya, Sevim Buzlu
doi: 10.5505/phd.2016.27247  Sayfalar 148 - 151
Agresyon Replasman Eğitimi (ARE) kronik agresif ergenlere alternatif davranış kazandırmayı hedefleyen çok bileşenli psikoeğitimsel bir müdahale programıdır. Programın içeriğinde; yapıcı davranış kazandırmayı hedefleyen sosyal beceri eğitimi, öfke düzeyini azaltmaya ve öz-denetim sağlamaya yönelik öfke kontrol eğitimi ve başkalarının bakış açısından bakabilme becerisini kazandırmayı hedefleyen ahlaki muhakeme eğitimi bileşenleri vardır. Bu çalışmada ARE’ni tanıtmanın yanı sıra; etkinliğini değerlendiren çok sayıda araştırmaya da yer verilmiştir. Bu veriler ARE’nin suça sürüklenen çocuklara yönelik olarak uygun ve etkili bir müdahale programı olabileceğini göstermektedir.
Aggression Replacement Training (ART) is a multi-component psychoeducational intervention program that aims to provide alternative behavior for chronic aggressive adolescents. The content of the program has components of social skills training to provide constructive behavior, anger control training to reduce the anger level and to ensure self-regulation, and moral reasoning training to provide the ability to see the perspective of others. This paper is included effectiveness of introducing ART, besides of evaluating numerous researches about ART. These data shows that ART is an appropriate and effective intervention program for children against turn into crime.

10.
Yöneticilerin Kördüğümü: Mizah
Managers Blind: Humor
Handan Alan, Hanife Tiryaki Şen
doi: 10.5505/phd.2016.55265  Sayfalar 152 - 156
Mizah insan etkileşiminde ortak bir unsurdur ve bu nedenle çalışanlar ve kuruluşlar üzerinde önemli etkisi vardır. Çalışma ortamının ciddi olduğu inancına rağmen, mizah örgütsel ortamlarda stresi hafifletmek ve iş yaşamını daha zevkli hale getirmek için kullanılabilir. Mizah bilgi ve fikirlerin serbestçe paylaşılabildiği ve kişilerarası ilişkilerin yeşerebileceği olumlu bir ortam yaratarak örgüt kültürünün önemli bir bileşeni olarak tarif edilmiştir. Buna rağmen, genellikle yöneticiler, mizahı ciddiye almak ya da onun faydalarını fark etmekte başarısızdırlar. Nitekim örgütsel mizahın doğru kullanımı personeli motive etme, etkin iletişim, uyumsuzlukları azaltma gibi örgütlere değerli faydalar sağlayabilir. Mizah sadece komik kavramlardan daha fazlasıdır; hedeflere ulaşmak için kullanılabilecek birçok yönetim aracını ifade eder. Yöneticiler, istenen örgütsel sonuç için, bireysel farklılıklara uyumlu ve olumlu örgütsel sonuçlar elde edebileceği uygun ideal mizah stili seçebilirler. Bu makalede yönetici hemşirelerin stresi azaltarak liderliği, grup bütünlüğünü, iletişimi, yaratıcılık ve örgüt kültürünü geliştirebilmek için mizahı kullanmalarının önemini açıklamak amaçlanmıştır.
Humor is a common element of human interaction and therefore has an impact on work groups and organizations. Despite the belief that business is serious, humor can lighten the mood within organizational environments and make work life more enjoyable. Humor has been described as an important component of organizational culture by creating a positive environment in which knowledge and ideas are shared freely and interpersonal relationships can flourish. Despite this, managers often fail to take humor seriously or realize its numerous benefits. Indeed, the proper use of organizational humor can provide valuable benefits to organizations—and even more valuable tools to management for motivating staff, communicating effectively, and mitigating discord. Humor is more than just funny concepts; it represents a multifunctional management tool that can be used to achieve many objectives. Managers can select the appropriate humor style suitable for the desired organizational outcome, adjust for individual differences, and achieve positive organizational outcomes. This article describes how nurse managers can use humor to reduce stress and enhance leadership, group cohesiveness, communication, creativity, and organizational culture.

EDITÖRE MEKTUP
11.
Türkiye’de Psikiyatri Hemşireliği Gerçek mi Mit mi?
Psychiatric Nursing in Turkey Real or a Myth?
Besti Üstün
doi: 10.5505/phd.2016.29290  Sayfalar 157 - 162
Makale Özeti | İngilizce Tam Metin

LookUs & Online Makale