1. | Ön Sayfalar Frontmatter Sayfalar I - III |
ARAŞTIRMA MAKALESI | |
2. | Sağlık Kurumlarında Çalışan Hemşireler Arasında İşyeri Şiddeti Deneyimi Experience of workplace violence among nurses in Turkey* Nevin Günaydın, Yasemin Kutludoi: 10.5505/phd.2012.32042 Sayfalar 1 - 5 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
3. | Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Görev Yapan Sağlık Çalışanlarının Empatik Beceri Düzeyleri Emphatic Skill Levels of Primary Health Care Workers Hanife Tiryaki Şen, Feride Taşkın Yılmaz, Özlem Pekşen Ünüvar, Fatma Demirkayadoi: 10.5505/phd.2012.09797 Sayfalar 6 - 12 AMAÇ: Çalışma, birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan sağlık çalışanlarının empatik beceri düzeylerini belirlemek amacıyla yapıldı. YÖNTEMLER: Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen çalışmanın örneklemine Sağlık Bakanlığı’na bağlı İstanbul ilinin 39 ilçesinde birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan, formu tam ve hatasız dolduran 1162 sağlık çalışanı alındı. Veri toplama aracı olarak, sağlık çalışanlarının sosyo-demografik özelliklerini içeren bilgi formu ile Empatik Beceri Ölçeği (EB) B formu kullanıldı. Veriler, yüz yüze görüşme yöntemiyle toplandı. Elde edilen verilerin analizinde frekans, yüzde, t testi ve ANOVA kullanıldı. BULGULAR: Sağlık çalışanlarının %27.1’i hemşire, %29.7’si ebe, %29.7’si sağlık memuru, %3.4’ü doktor ve %10.1’i acil tıp teknisyeni / laboranttır. Katılımcıların yaş ortalamaları 34.11±7.94, %79.8’i kadın, %73.4’ü evli, %61.5’i çocuk sahibi, %26.1’i ön lisans mezunu, %35.6’sı 1-5 yıldır mesleki deneyime sahip ve %74.4’ü 1-5 yıldır bulunduğu kurumda görev yapmaktadır. Sağlık çalışanlarının empatik beceri puan ortalaması 143.05±26.20 olarak bulundu. Empatik beceri puan ortalamalarının, sağlık memuru olanların tüm gruplardan anlamlı olarak en yüksek olduğu; 26-35 yaş grubunda bulunan sağlık çalışanlarının 36-45 yaş grubundakilerden anlamlı olarak daha düşük olduğu; kadınların erkeklerden anlamlı olarak daha yüksek olduğu; bekar olanların evli olanlardan anlamlı olarak daha yüksek olduğu; çocuk sahibi olanların çocuk sahibi olmayanlardan anlamlı olarak daha düşük olduğu, sağlık meslek lisesi ve ön lisans mezunu olanların lisans ve lisansüstü mezunu olanlardan anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanırken, meslekteki çalışma süresi ve kurumdaki görev sürelerine göre anlamlı fark olmadığı bulunmuştur. SONUÇ: Empatik beceri düzeyinin sağlık memurlarında yüksek olduğu; yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durum, çocuk sahibi olma gibi sosyo-demografik özelliklerden etkilendiği saptanmıştır. |
4. | Fonksiyonel sağlık örüntüleri modeli ile bir huzurevinde yaşayan yaşlıların bakım gereksinimlerinin belirlenmesi Determination of care needs according to functional health patterns model of elderly individuals who live in a nursing home Aysun Babacan Gümüş, Sevinç Şıpkın, Gülseren Keskindoi: 10.5505/phd.2012.03511 Sayfalar 13 - 21 AMAÇ: Bu çalışma Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli ile bir huzurevinde yaşayan yaşlıların bakım gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. YÖNTEMLER: Araştırma Çanakkale Çakader Daniş Huzurevinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 66 yaşlı oluşturmuştur. Veriler Tanıtıcı Bilgi Formu, NANDA- Taksonomi II- Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Altında Gruplanmış Hemşirelik Tanıları Listesi ve Standardize Mini Mental Test kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde sayı-yüzde dağılımı kullanılmıştır. BULGULAR: Araştırmaya katılan yaşlıların yaş ortalaması 76.35 (SD=9.94), %56.1’i kadın, %93.9’u dul, %48.5’i ilkokul mezunudur. Yaşlıların %80.3’ü huzurevinde isteyerek kalmakta, %59.1’inin ziyaretçisi gelmekte, %31.8’i ziyarete gidebilmektedir. Yaşlıların %74.2’sinin sağlık güvencesi mevcuttur. Yaşlılarda Standardize Mini Mental Test puanı ortalaması 23.38 (SD=5.47) olarak saptanmıştır. Belirlenen hemşirelik tanılarına göre, yaşlılarda en sık görülen sorunlar, uyku örüntüsünde rahatsızlık (%60.6), sosyal etkileşimde bozulma (%60.6), yorgunluk (%54.5), yalnızlık riski (%53), ağrı (%50), özbakım eksikliği sendromu (%50), anksiyete (%40.9), etkisiz bireysel baş etme (%36.4), aktivite intoleransı / aktivite intoleransı riski (%33.3), yaralanma riski (%33.3), bellekte bozulma (%30.3) olarak belirlenmiştir. SONUÇ: Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeline göre, yaşlılarda en fazla sorun saptanan alanlar, Aktivite - Dinlenme, Baş etme - Stres toleransı, Bilişsel - Algısal, Güvenlik - Korunma ve Kendini algılama’dır. Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli huzurevinde yaşayan yaşlıların bakım gereksinimlerinin belirlenmesinde ve hemşirelik girişimlerinin uygulanmasında kolay ve kullanışlı bir model olarak kullanılabilir. |
5. | Lise Öğrencilerinin Benlik Kavramlarını Algılama Biçimlerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi Studying High School Students’ Detection Forms of Self Concepts In Terms Of Some Variables Filiz Adana, Hülya Arslantaş, Muazzez Şahbazdoi: 10.5505/phd.2012.00719 Sayfalar 22 - 29 AMAÇ: Bu çalışmada, lise öğrencilerinin benlik kavramlarını algılama biçimlerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Araştırma İstanbul’da bir lisede tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılmıştır. Araştırmaya başlamadan önce Milli Eğitim Müdürlüğünden resmi izin; öğrencilerden ve velilerinden onam alınmıştır. Araştırmada evren seçimine gidilmemiş; tüm öğrencilerin (N=1067) çalışmaya dahil edilmesi planlanmıştır. Ancak uygulama sırasında 960 öğrenciye ulaşılabilmiş; araştırmaya katılmayı kabul eden 949 öğrenci ile araştırma tamamlanmıştır. Veriler, literatür doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanan soru formu ve Piers Harris’in Çocuklarda Öz Kavramı Ölçeği (PHÇÖKÖ) ile toplanmıştır. BULGULAR: Olguların %55.5’i kız; yaş ortalaması 15.73±1.39; %71.4’ü İstanbul doğumlu; %84.6’sı çekirdek aileye sahip; % 96.4’ünün her iki ebeveyni hayatta; % 39.0’ı tek kardeşe sahip, %44.7’si ilk çocuktur.Olguların %59.6’sının gelirleri giderlerine denk; % 90.3’ünün bir sağlık sorunu yok; % 58.8’inin başarı durumu iyidir.Öğrencilerin %83.7’si sınıfta kalmamış; %82.6’sı evdeki kararlara katılmakta ve %56.1’i kendini atılgan olarak tanımlamaktadır. Cinsiyet, aile tipi, kardeş sayısı, doğum sırası, gelir, ebeveynlerin hayatta olma durumu PHÇÖKÖ puanını etkilememektedir. İstanbul’da doğanların Davranış alt boyutu ve PHÇÖKÖ Toplam puanları; evde alınan kararlara katılmayanların Kaygı puanı yüksek; kendini atılgan ve saldırgan olarak tanımlayanların Zeka ve Okul Durumu puanı yüksek bulunmuştur. Sağlık sorunu olmayan öğrencilerin Mutluluk, Kaygı ve PHÇÖKÖ Toplam puanları yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin başarı puanları arttıkça Mutluluk, Gözde Olma, Davranış, Zeka ve Okul Durumu ve PHÇÖKÖ Toplam Puanları yüksek bulunmuştur. Sınıfta kalmayan öğrencilerin Davranış, Zeka ve Okul Durumu ve PHÇÖKÖ Toplam Puanları yüksek bulunmuştur. SONUÇ: Çocuk ve ergenlerde benlik kavramlarını belirleyici da daha kapsamlı çalışmalar yapılarak elde edilen bulgular doğrultusunda girişimler yapılması uygun olabilir. Ayrıca hemşirelerin okul ruh sağlığı çalışmalarında benlik kavramı yüksek olan öğrencilerin sayısını arttırmaya yönelik çalışmalar yapması özgüveni yüksek yetişkinler oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. |
6. | Borderline kişilik bozukluğu gösteren hastalarda psikodinamik grup psikoterapi sürecinin nesne ilişkileri üzerine etkileri Effects of the psychodynamic group psychotherapy process on object relations for patients with borderline personality disorder Nazan Emil Öğünç, Nurhan Erendoi: 10.5505/phd.2012.20591 Sayfalar 30 - 37 AMAÇ: Borderline kişilik bozukluğu (BKB) tanısı alan hastaların psikoterapi süreçleri ve nesne ilişkileri ile ilgili bulguların klinik gözlemlere dayandığı ve bunların varlığını kanıtlamak üzere etkin ve sistematik psikolojik test/ölçek yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu literatürde vurgulanmaktadır. Bu çalışmada, borderline kişilik bozukluğu (BKB) tanısı alan hastalarda psikodinamik grup psikoterapisinin, nesne ilişkileri üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Çalışma, İÜ İTF Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servis’inde (SPS) tedavi için kabul edilen, DSM-IV tanı ölçütlerine göre BKB tanısı alan 12 hasta ile ön-test/son-test, kontrol gruplu desende, tek kör deneysel bir çalışma olarak gerçekleştirilmiştir. Hastalar, SPS’de psikoterapi için değerlendirilmesi bitenler arasından seçilmiş; başvuru sırasına göre ilk 6 kişi grup psikoterapisine alınarak deney grubunu ve bekleme listesinden sosyo-demografik özellikleri tam olarak eşleştirilmiş 6 kişi de kontrol grubunu oluşturmuştur. Deney grubu hastaları 90 dakikalık 30 oturumdan oluşan -yaklaşık 8 aylık- psikodinamik grup terapisine katılmışlar, kontrol grubu hastaları herhangi bir psikoterapi almamış, her iki grup da benzer biçimde bir psikiyatri asistanı ile 15-30 gün aralarla 15-20 dakikalık rutin poliklinik görüşmelerini sürdürmüşlerdir. Psikoterapiye katılmayan bir klinik psikolog tarafından hem kontrol hem de deney grubu üyelerine, grup psikorterapisine başlamadan önce ve grup psikoterapisinin sonunda, Blatt ve ark. tarafından geliştirilen Rorschach Nesne Kavramı Ölçeği, birebir görüşme yoluyla uygulanmıştır. Elde edilen veriler ön test ve son test sonuçları arasında istatistiksel olarak incelenmiştir. BULGULAR: Grup terapisine katılan hastaların, grup öncesi ve sonrası “bütünleşme” sonuçlarında; “nesne ve eylem belirgin olmayan bütünleşmesi” ve “sözel olarak ifade etme derecesi”nde anlamlı düzeyde bir artış (p<0.05), “eylemin motivasyonu” değişkeninde anlamlı (p<0.05) düzeyde bir azalma saptanmıştır. “Ayırt etme” sonuçlarında ise, (H) “kısmi insan” yanıtlarında istatiksel olarak (p<0.01) anlamlı bir azalma, H “bütün insan” yanıtlarında ise belirgin bir artış bulunmuştur. SONUÇ: Grup psikoterapisi uygulanan BKB hastalarında Rorschach Nesne Kavramı Ölçeği ile yapılan gelişimsel analiz sonucunda grup öncesine ve kontrol grubuna göre terapi sürecinin nesne ilişkileri ve tasarımları üzerinde etkili olduğu görülmüştür. |
DERLEME | |
7. | Yaşlılık, Depresyon ve Hemşirelik Elderly, Depression, and Nursing Derya Şahin, Adeviye Aydın, Nuray Şimşek, H. Demet Cabardoi: 10.5505/phd.2012.43153 Sayfalar 38 - 41 Sıklığı ve süresi yaşla giderek artan depresyon, yaşlılık döneminde görülen önemli psikolojik sorunlardandır. Yaşam beklentisi ve kalitesi düşen depresif yaşlı hastalarda, hemşireler için öncelikli bakım içeriğini; intihar girişimini önlemek, öz bakım gücünü arttırmak, yaşlı ve ailesini bakım ve tedavide desteklemek ve bilgilendirmek oluşturur. Bu derleme ile yaşlılık ve depresyon konusunu hemşirelik mesleği açısından yeniden ele alarak hemşirelik bakım planlarına katkı sağlamak amaçlanmıştır. |
8. | Psikiyatri Servislerinde Agresyon Aggression in Psychiatry Wards Hülya Bilgin, Neslihan Keser Özcandoi: 10.5505/phd.2012.66375 Sayfalar 42 - 47 Psikiyatri kurumlarında saldırı ve şiddet olayları, hastalara ve çalışanlara zarar vermekte, hastalar ve çalışanlar arasındaki ilişkiyi bozmakta ve terapötik ortama karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Agresyon, klinik ortamı tahrip eden yapısı nedeniyle, psikiyatri bakımında en önemli uğraş alanlarından biridir. Agresyonu önlemeye/gidermeye yönelik girişimler, geçerli ve açıklayıcı bir model kapsamında tanımlandığında ve uygulandığında etkili olabilecektir. Böylece, maruz kalınan olaylar fark edilebilecek, bildirilebilecek, kayıt altına alınabilecek ve sistematik şekilde ele alınabilecektir. Bu derleme, psikiyatri servislerinde agresif olayların giderilmesini/en aza indirilmesini sağlayacak “koruyucu önlemlerin geliştirilmesinde”, doğası, oluşumu, ortaya çıkışına katkıda bulunan faktörler ve etkileri çerçevesinde agresyon kavramını tanıtmak amacıyla literatür doğrultusunda bilgi vermeyi amaçlamıştır. |